Merkez Bankası, haftalık borç verme uygulamasına dönerek politika faizini artırdı. Bu karar, enflasyonla mücadele ve finansal istikrar hedefleri doğrultusunda alındı. Ekonomistler, bu adımın piyasalara etkilerini değerlendiriyor.
Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, Merkez Bankası politika faizini 350 baz puan artırarak yüzde 46 seviyesine çıkardı. Bu karar, piyasa çevreleri tarafından sürpriz olarak değerlendirildi. Duyuruda, “20 Mart 2025 tarihinde ara verilen bir hafta vadeli repo ihalelerine tekrar başlanmasına karar verilmiştir” denildi. Bu adım, Merkez Bankası’nın likidite koşullarını yakından izleme ve yönetim araçlarını etkili şekilde kullanma kararlılığını gösteriyor.
Merkez Bankası’nın aldığı bu karar, enflasyonla mücadele açısından önemli bir adım olarak nitelendirildi. Ancak, yüksek yatırım maliyetlerinin süreceği anlamına geliyor. Yılın ikinci yarısında yatırım penceresinin açılması beklenirken, faiz artırımının etkileri dikkatle izleniyor. Ekonomistler, bu durumun döviz piyasası ve rezervler üzerindeki etkilerini değerlendiriyor.
Merkez Bankası, sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğini açıkladı. Açıklamada, “Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir” ifadelerine yer verildi. Bu doğrultuda, politika faizi enflasyon gerçekleşmeleri ve beklentileri göz önünde bulundurularak belirlenecek. Kurul, enflasyon görünümüne odaklı bir yaklaşım benimseyecek.
Finansal piyasalarda son dönemde yaşanan gelişmeler, parasal akım mekanizmasını destekleyen ilave adımların atılmasını gerektirdi. Merkez Bankası, tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanacağını belirtti. Bu durum, piyasalarda öngörülebilirliği artırmayı hedefliyor. Ekonomistler, bu sıkı duruşun enflasyon üzerinde olumlu etkiler yaratabileceğini düşünüyor.
QNB Başekonomisti Hasan Erkin Işık, Merkez Bankası’nın kısa vadede dövizde dengeyi sağlamayı hedeflediğini belirtti. Eğer döviz piyasasında alım yönlü bir pozisyona geçilirse, bankalararası faizin %46 seviyesinde kalabileceğini ifade etti. Ancak döviz satışlarının devam etmesi halinde, faizlerin %49'a kadar yükselebileceği uyarısında bulundu.
Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, Merkez Bankası’nın beklentileri yönetmek adına ön aldığını belirtti. Faiz artırımının, piyasa koşullarına göre şekilleneceğini ifade eden Onay, bu durumun döviz kurundaki dalgalanmaları etkileyebileceğini vurguladı. Ekonomistler, Merkez Bankası’nın bu adımlarının piyasalara olan etkilerini dikkatle izlemeye devam ediyor.
Yabancı yatırımcılar, 11 Nisan haftasında 3,1 milyar dolarlık net satış gerçekleştirdi. Bu satışlar, piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış verilerle kaydedildi. Yurt dışında yerleşik kişilerin hisse senedi ve tahvil satışları, piyasalardaki belirsizliklerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bu durum, Merkez Bankası’nın alacağı kararlar üzerinde etkili olabilir.
Yabancı yatırımcıların DİBS (Kesin Alım) net satımları 2 milyar 804,5 milyon dolar olarak kaydedildi. Bu durum, piyasalardaki belirsizliklerin ve döviz talebinin artmasının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Merkez Bankası, bu gelişmeleri dikkate alarak para politikası kararlarını şekillendirecek.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), 3 temel politika faizini 25 baz puan düşürdü. Bu karar, enflasyonun beklenildiği şekilde geliştiğini gösteriyor. ECB, enflasyonun yönetim konseyinin %2'lik orta vadeli hedefi civarında kalıcı olarak yerleşeceğine işaret ediyor. Bu durum, Avrupa ekonomisinde de benzer bir sıkılaşma sürecinin yaşandığını gösteriyor.
ECB’nin faiz indirimleri, Türkiye gibi gelişen piyasalarda da etkili olabilir. Merkez Bankası, bu durumu dikkate alarak kendi para politikası stratejisini belirleyecek. Ekonomistler, ECB’nin kararlarının Türkiye’nin döviz rezervleri ve faiz politikası üzerinde etkili olabileceğini düşünüyor.